15 Mart 2017 Çarşamba

Kadınların gücü adına..

Kadına yönelik iyi niyetlerin, nezaketin, günlük farkındalığın tavan yaptığı ama aslına bakarsanız çıkış noktası hayli trajik bir günü geride bırakalı bir hafta oldu... 

Kısaca hatırlatmak gerekirse;
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve oy birliğiyle kabul edildi. 

Bu kadar büyük bir acıdan doğan günün günümüz kapitalizmi sayesinde son derece anlamsızlaştırıldığı doğru...

Dünyayı kadınların daha güzel bir yer haline getirebileceğine gönülden inanıyorum! Ama kalbi güzel kadınların, sevmeyi bilen, kendine saygı duyan kadınların..

Bir canlıyı bedeninde büyütmek, dünyaya getirmek kadına verilmiş kutsal bir özellik evet erkekler kusura bakmasın :) ama sonrasında o bedeni büyütmek hem annenin hem babanın sorumluluğu.
Yaşadığımız coğrafyada kadınlara biçilen görevlerin başında bu sorumluluk. Çocukla ilgilenmek kadının görevi, bu konuda erkeğin yaptıkları ise eşine yardım olarak görülüyor. Ve eşine "yardım" eden erkek bununla övünüyor, başına altın taç bekliyor!

Kız yada erkek fark etmez, (cinsiyet ayrımı yaparak yetiştirmek zaten az önce söylediğim toplumsal algıdaki temel sorunumuz!) çocuklarımızı daha cesur, daha özgür, sorgulayan, öğrenmeye aşık , önce kendini seven ve sayan ama dünyayı paylaştığı tüm canlılara da sevgi ve saygı gösteren, yaşam alanlarını, doğayı koruyan, çevreye duyarlı, sorumluluk almayı ve paylaşmayı bilen "BİREY" ler olarak yetiştirsek dünyada neler değişir? Hayalini kurması bile güzel..

Bize dokunmadığı sürece yılanı görmezden geldiğimiz bir dönemde yaşıyoruz, sindiriliyor, korkutuluyoruz! Düşünce suç sayılıyor günümüzde. Daha acı ve ürkütücü bir şey olabilir mi? Bu yüzden giderek daha duyarsız hale geliyoruz.  Haksızlığa ses çıkardığımızda sana mı kaldı diye uyarılıyoruz.

Evet bize kaldı! 

Sorumluluk almayıp sadece kendi çıkarlarımızı düşünerek yaşadığımızda ülkenin, dünyanın aldığı hal gözümüzün önünde! Gerek sosyal çevrede, gerek iş hayatında yada siyasette gücü eline alan kendini ilah zannediyor! Astığım astık kestiğim kestik.. Kimse kimseyi eleştiremez.. 

Sıfır eleştiri sonsuz ego!


Bizim nesilden geçti demek yerine değiştirmek için çaba harcayalım, umudumuz olan çocukları da yetiştirmek madem daha çok annelerin elinde o zaman az önce saydığım özellikte yetiştirelim onları.
Bu zamana kadar böyle gelmiş düzeni değiştirmek onların elinde olsun. Hep şikayet ettiğimiz erkek egemen toplum olmaktan kadına saygı duymayı, değer vermeyi bilen erkekler çıkarsın bizi, koyun gibi çekilen yere giden toplum olmaktan çıkıp düşünen, fikirlerini özgürce söyleyen bireylere dönüşelim, dünyaya kulaklarını kapatanlardan sonsuz bir keşif merakıyla dolu çocuklar kurtarsın bizi!


Çocuk yetiştirmek çok kolay sanki bu dönemde dediğinizi duyar gibiyim, evet hiç kolay değil ve her zamankinden daha büyük emek vermek gerekiyor. O bambaşka bir yazının konusu. Hemde sayfalarca yazsan kesin doğrusu yada yanlışı budur denilemeyecek bir konu, bilinmeyeni çok olan bir denklem...

Umutla, sevgiyle..

Ayrın.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder